Millet olma şuuruna sahip devletler karşılaştıkları krizleri çok daha kolay atlatabilirler. Buna karşılık bu şuurdan yoksun devletler, bir kriz karşısında dağılma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.
Türk milleti bundan 106 yıl önce, böyle bir kriz karşısında, dört bir cephede, ölüm-kalım savaşı verdiğimiz dondurucu kış mevsiminde, binlerce kilometre yol kat ederek soluğu Çanakkale'de aldı. Birinci Dünya Savaşı'nın 1915-1916 yılları arasında, Gelibolu'da, insanlığın son adasında, istiklâl bayrağımızı yere düşürmemek için bir varoluş mücadelesine girişti. Ve sonuçta yedi düvele karşı Boğaz'da tarihin en büyük direniş destanlarından birini yazdı.
Böylece 18 Mart, millet olma şuurumuzu tazeleyen en önemli tarihlerden biri olarak takvim yapraklarımızdaki yerini aldı.
Çanakkale, önden giden arkadaşlarının düşman karşısında şehit olduğunu görüp, birkaç dakika sonra kendilerinin de şehit olacaklarını bilen urbasız, ayakkabısız, silahsız, 18-20 yaşlarında yiğitlerin gözünü kırpmadan, düşmanın alev kusan silahlarına doğru koştuğu ve 250 bin vatan evladının şehit verildiği bir destan oldu.
Çanakkale, kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, bu toprakları kendine vatan edinen her ferdin seve seve can verdiği muhteşem kokulu bir gül bahçesine döndü.
Vatan sevgisini "iman"dan sayan, mukaddesat uğrunda şehit olmayı en büyük "paye" gören, Allah yolunda öldürülenleri "diri" bilen yiğitlerimiz, millî varlığımızı sonsuza kadar yaşatmak için ölümü şerbet gibi içerek, bize bu vatanı ve aziz hatıralarını miras bıraktılar.
İşte bu miras bizi aynı ülkede, aynı ülküde, aynı iman rehberinde, aynı irfanda buluşturmaya devam ediyor. Bize düşen, bu millet şuurunu, direniş ve diriliş ruhunu diri tutmak; fikir ve sanatın, kültür ve hayatın her alanına yaymak, gergef gibi işlemek ve gelecek kuşaklarımızı bu ruhla yetiştirmektir.
Şehitlerimizin uğruna can verdikleri değerlere sahip çıkmak ve bu değerlerin yaşaması için çaba sarf etmektir. Çanakkale'de yeşeren birlik ve beraberlik ruhunu diri tutuğumuz sürece, ulaşamayacağımız hiçbir hedef ve üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mesele yoktur.
Bu ruhun tazelendiği Çanakkale Destanı' nın 106. yıl dönümünde, şehitler günü münasebetiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Çanakkale şehitlerimiz olmak üzere tüm şehitlerimizi, bir kez daha minnet ve şükranla anıyor, yüce Allah'tan rahmet diliyorum.
Ruhları şad olsun...