Bundan 104 yıl önce “insanlığın son adası” olan ve en sert kayaları aşarak, gürül gürül akan ilâhî kaynaktan beslenen kadim bir medeniyetin, istiklal bayrağını yere düşürmemek için gerçekleştirdiği varoluş destanının ruha bürünmüş halidir Çanakkale Savaşı…
Çanakkale Savaşı diyorum, fakat bu bir savaş değil zaferdir, zaferden ziyade bir destan, destandan ziyade bir ruhtur…
Bu milletin hakikatli çocuklarının, dört bir cephede ölüm-kalım savaşı verdiğimiz dondurucu kış mevsiminde, binlerce kilometre yol kat ederek, nefes nefese, Çanakkale’de soluğu aldığı, yedi düvele karşı Boğaz’da tarihin en büyük direniş destanlarından birini yazdığı, bütün emperyalistlere, İslam’ın bayrağının düşürülemeyeceğini haykırdığı diriltici bir ruhtur Çanakkale ruhu,
“Siperler arası 8 metre… Yani ölüm muhakkak… 3 dakika önce gelen bölüğün tamamı şehit olmuş. Yeni gelenler bunu biliyor ve bir üç dakika sonra kendisinin de şehit olacağının farkında olarak ilerliyor. Ama ne ilerleme! Bir an bile sarsılma, durma, geriye bakmak yok… Okuma bilenler ellerinde Kur’an okuyor, bilmeyenler Kelime-i Şehadet getiriyor. Az sonra öleceğini bile bile, gözünü kırpmadan şehadete gidiyor. İşte Çanakkale savaşlarının zaferle sonuçlanmasını sağlayan milletimizin ve onun askerindeki bu yüce ruhtur.” diyen Mustafa Kemal’ i bu millete kazandıran ruhtur Çanakkale ruhu…
Haydi yavrum! Ben seni bugün için doğurdum.
Hamurunu yiğitlik duygusuyla yoğurdum.
Türk evladı o dur ki, yurdu olan toprağı
Ana ırzı bilerek yâd ayağı bastırtmaz.
Bir yabancı bayrağı
Ezan sesi duyulan hiçbir yere astırtmaz.
Git evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım.
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım.
Haydi, oğlum, haydi git.
Ya gazi ol, ya şehid. (Mehmet Emin Yurdakul)
Vasiyetleri ile evlatlarını cepheye gönderen annelerin diriliş şiiridir Çanakkale ruhu,
Çanakkale ruhu,umudun söndüğü, ufkun karardığı ve hakikatin yere düştüğü bir yok oluş mevsiminde umut ateşi, ufuk çizgisi ve hakikat meşalesidir,
Çanakkale ruhu, yok oluş anında kaleme alınan bir varoluş bestesidir,
Çanakkale ruhu, kendilerini öldürmeye gelenleri bile kendilerinde dirilten bir insanlık destanıdır,
Çanakkale ruhu, diriyken dünyaya dinlettiğimiz sözümüzü, ´´ölürken´´ bile dinletebileceğimizin hakikatidir,
Çanakkale ruhu, tükeniş şiarlarını direniş şuuruna dönüştüren bir milletin, her daim, küllerinden yeniden doğarak istiklal mücadelesi yapabileceğinin muazzez bir işaret fişeğidir,
Ve nihayet Çanakkale ruhu, yedi düvele karşı çarpışarak edindiğimiz tecrübeyi kurtuluş savaşında zafere büründüren bu milletin özüdür, ta kendisidir.
Çanakkale’de toprağa kazıdığımız, tarihe kaydettiğimiz bu diriltici ruh ile Kurtuluş Savaşı’ nı kazandık, bu toprakları koruyabildik, bize güvenen milletlere umut olabildik.
Ecdadımız böyle bir ruhu bize emanet olarak bıraktı.
İşte bu ruh bizi aynı ülkede, aynı ülküde, aynı iman rehberinde, aynı irfanda buluşturmaya devam ediyor. Bize düşen, bu millet şuurunu, direniş ve diriliş ruhunu diri tutmak; fikir ve sanatın, kültür ve hayatın her alanına yaymak, gergef gibi işlemek ve gelecek kuşaklarımızı bu ruhla yetiştirmektir.
Şehitlerimizin uğruna can verdikleri değerlere sahip çıkmak ve bu değerlerin yaşaması için çaba sarf etmektir. Çanakkale’de yeşeren birlik ve beraberlik ruhunu diri tutuğumuz sürece, ulaşamayacağımız hiçbir hedef ve üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mesele yoktur.
Bu ruhun oluştuğu Çanakkale Destanı’ nın 104. Yıl dönümünde, şehitler günü münasebetiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Çanakkale şehitlerimiz olmak üzere tüm şehitlerimizi, bir kez daha minnet ve şükranla anıyor, yüce Allah´tan rahmet diliyorum.
Ruhları şad olsun…